19 Aralık 2025 - Cuma

KONFORİZM ÇAĞI

Konforizm çağında sessizlik huzur sanılır. Oysa bu, rahatsız edici olanın susturulmuş halidir. İçeride bir yerlerde bir çığlık vardır, ama ses yalıtımı mükemmeldir.

Yazar - Aydın Uzkan
Okuma Süresi: 4 dk.
Aydın Uzkan

Aydın Uzkan

-
Google News

Yumuşak bir koltuk gibi insanın omurgasını unutturduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Oturdukça düşünceler yerleşiyor, yerleştikçe ağırlaşıyor. Ayağa kalkmak bir fikir olmaktan çıkıp, bir risk haline geliyor, çünkü konforizm çağındayız.

Konforizm "Konforuna düşkünlük" gibi bir çağrışım yapsa da aslında; çevredeki genel kabul görmüş fiilleri, fikirleri, değer ve ilkeleri eleştirip süzgeçten geçirmeden, olduğu gibi kabul ederek hayata geçirme eğilimidir. Çünkü bu çağda sorular kısık sesle sorulur, cevaplar ise ambalajlıdır. Kenarları keskin cümleler raflardan indirilmez. Düşünce, paket açmaya üşenen zihinler için hazır tüketimdir.

Bu çağda duvarlar ses yutucudur; acı çarpar ve geri dönmez. Perdeler kalındır, gün ışığı nazikçe filtrelenir. Gerçek, gözü yormasın diye köşeleri yuvarlatılmış bir nesneye benzer.

İnsanlar parmak uçlarında yaşar, sertliğe değmeden ilerler. Dokunmatik yüzeyler kalbi de dokunmatik yapar; bir kaydırma hareketiyle unutulur her şey. Acı, uygulama ayarlarından kapatılmış gibidir. Öğretilmiş ve  dayatılmış kaosun varacağı nihai nokta da ancak budur.

Zaman, burada acele etmez; çünkü beklemek de konforun bir parçasıdır. Saatler, duvara asılı dekoratif suskunluklardır. Gelecek, bugünün minderlerine yaslanır.

Konforizm çağında sessizlik huzur sanılır. Oysa bu, rahatsız edici olanın susturulmuş halidir. İçeride bir yerlerde bir çığlık vardır, ama ses yalıtımı mükemmeldir.

Yollar düzdür, virajlar önceden kaldırılmıştır. Kaybolmak mümkün değildir; çünkü her adım haritalıdır. Yön duygusu değil, yönlendirme vardır. İnsanlar düşmez, sadece yavaşlar. Yaralar oluşmaz, izler silinir. Hayat, kırılmayan camdan yapılmış bir vitrin gibidir; bakılır ama yaşanmaz.

Bu çağda mutluluk, doğru ısı ayarında tutulan bir odadır. Ne üşütür ne terletir. Fakat tam da bu yüzden, insan kendi mevsimini hatırlayamaz.

Yorgunluk bile estetiktir bu çağda; filtreden geçirilmiş, paylaşılabilir bir hal alır. Ter, alınlardan silinir, emek kelimesi arşivlere kaldırılır. İnsan yorulduğunu söyler ama neden yorulduğunu bilmez; çünkü çaba ile sonuç arasındaki bağ, konforun yumuşak makasıyla kesilmiştir.

Konforizm çağı hatırlamayı sevmez, sadece saklar. Anılar, acıtmayan kutulara yerleştirilir; kapağı kapalı tutulur. Yas tutulmaz, yalnızca ertelenir. Kayıp, hissettirmeden taşınan bir eşya gibidir; ağırlığı vardır ama fark edilmez.

Dil bile bu çağda yumuşamıştır. Sert ünsüzler törpülenir, itirazlar nazik cümlelere sarılır. “Katlanmak” kelimesi unutulur, yerine “idare etmek” konur. Oysa idare edilen her şey, içten içe büyüyen bir boşluk bırakır.

Konfor, bir süre sonra görünmez bir zincire dönüşür. Yumuşak halkalarla bağlar bilekleri. Kaçmak istemezsin; istemediğin için bağlı olduğunu fark etmezsin.

Ve bir gün, koltuk hafifçe çöker. O anda insan, altındaki boşluğu hisseder. Konforizm çağının en büyük korkusu budur: rahatsız edici bir uyanış ! Geriye kalan, rahat ama köksüz bir varoluştur; sallanmayan, bu yüzden de hiç derinleşmeyen ...

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.